Kendi kendine konuşmayı fazla abarttım ve bu benim için iyi değil. Artık kolay unutuyorum öğrendiğim çoğu şeyi. Eskiden iyi bir ezberci olmamdan dolayı öğretmenlerimin beğenisini, arkadaşlarımın hayranlığını kazanırdım. Onlar gibi olmayışım yüzünden aptal olduğumu söyleyen insanlar da vardı aralarında; Kindarlığım yüzünden üzgünüm çünkü söz hakkı hala tanımıyorum onlara. Bir şekilde bir şeylerin önemli olduğunu anlamaları gerekiyor insanların, lamı cimi yok. Hele şu her şeye bir yorumu olduğu zaman kendini zeki zanneden insanlar yok mu, en önce onlar öğrenmeliler. Ne için yaşıyoruz biz? Kendimiz için mi... Hiç sanmıyorum. Yine de hayatını kabul etmeyi bilmeli insanlar. Ne olacağına karar ver, amacını seç ve benim hayatım budur de. Herkes seni öyle bilmeli ve saygılı olmalı. Doğrun neyse doğrun o. İnsanların seni anlamasını bekleme. Fakat bir istisna var ve istisnalar dile getirilmeli. Herkesi ilgilendiren bir konu varsa ortada, o herkes için doğru olacak şekilde olmalıdır. Sahne senin, ışıklar senin üzerinde ve bu da en iyisini yapman için yeterli. İstediğin bu değil mi? Herkesin seni tanımasını istiyorsun. Peki ya kendini nasıl tanıtacaksın? Yalanlarla güzelliğe inandırabilirsin. Peki ya bu yalanlara başvurmadan bu güzelliğe neden sahip olamıyorsun? Atladığım bir şey var; "En iyisini yap." demiştim. Nedeni apaçık ortada olsa da gözden kaçırmış olma ihtimalini düşünerek dile getirmek istiyorum. Biraz sonrası senin için yoksa, bu son sahnen demektir.
Yine O Yalnız Adam
Translate
24 Ekim 2024 Perşembe
22 Ekim 2024 Salı
Zihin
"Pek bir yardımı dokunmadı bana ailemin. Aslında bir yardım alamayacağımı öğrendiğim zaman yardım beklemeyi bıraktım. Kendime şunu söyledim; Bu sorunu ortadan kaldırabilmek için kendi ayaklarının üzerinde dur ve hiç kimsenin yardımına muhtaç kalma. Davranışlarım hep bu yönde oldu. Hatta bir şeyler verdiklerinde almadım. Fakat yardım etmemeleri bir yana, yapmak istediğim her şeye engel olmaları bir yana, sadece yardım bekler hale geldiler. Ben onların bazen elleri, bazen ayakları, bazen dilleri olmak zorunda kaldım. Bu bazendi, çoğaldı. Onlar için yaşayan bir insana dönüştüm. Hayatımı bir kenara bıraktım. Kimi zaman ölmelerini istedim; kurtulmak için. Buradan kaçabilecek imkanım çok oldu, kimsenin yardımı dokunmadı. Onlar olmadıkları zaman ne yapacağım bilmiyorum. Tek bildiğim şey, yalnız olacağım. Hiçbir zaman bir ailem olmayacak. Yanlışlarından doğrusunu öğrenmedim. Bazen bu yüzden çok kızıyorum insanların birbirlerini mal varlığıyla, dış görünüşüyle yargılamasına ve bunlara göre tercih etmesine. İyiliğin ve kötülüğün ne olduğuyla kim ilgileniyor? Bu soruların cevabını verebilmemiz için uğraş içerisinde olmak zorundayız. Yüz yıllar sonrasında doğacak çocukların hayattaki memnuniyetinden sorumlu olduğumuzu unutup, sadece kendi memnuniyetimizi düşünüyoruz. Ya tanrının, cennette suç işlediği için başka bir gezegene gönderdiği bir tek insan değilse? Ya bunca gezegen bu sebeple varsa? Ya affedilmek için bulunduğumuz gezegende masumiyeti sağlamak zorundaysak? Ya ölüler bir boşlukta tutsak kalıp, bunu beklemek zorundaysa? Ya onlar bizi izliyorlarsa? Öldüğümüzde karşılarına geçip onlar tarafından yargılanırsak? Bir gün tüm insanlık zihniyetinin çıplak kalışıyla yargılanacak. Umarım bu herkese çok acı verir."
21 Eylül 2024 Cumartesi
Sır
Tanınmaz haldeyim artık. Kimsenin bilmediği biri olmayı tercih etmedim fakat olan bu. Yine de hiç değişmeyen bir şey var bir türlü değişmedi: Beni bildiğini zannediyorlar. Herkesin hakkımda bir fikri var ve ne yazık ki zihniyetleri kadar kötüyüm onlar için. Sır nedir? Neden kimseye söyleyemiyoruz onları? Bizi biz yapan sırlarımız dilimizde saklıyken neden sessizliğimiz yüzünden ölen her defasında masumiyetimiz oluyor?
Hiç sevilmek için ödün verdin mi kendinden? Onca suça rağmen utanç duymuyorken insanlar, ben kendimden utanacak gibiyim. Ben artık bir kümeye dahil edilebilir rezillikteyim. Beni parmağınla gösterebilir ve herhangi bir kalıba sığdırabilirsin. Bunu yapmadan önce bilmen gereken bir şey var; artık çok geç. Beni ne halde bulmak istiyorsun bilmiyorum. Ve ne yazık ki, neye dönüşmemi istediğini yeni yeni öğreniyorum. En çok da bu sebeple ben, ben gibiyim hala. İnadımı biliyorsun ve bir o kadar da kindarlığımı. Ben tanrının kötü olduğunu düşündüğüm tüm inançları reddedecek kadar iyi biriyim. Bir gün kötülüğü istersem eğer yanımda sana yeniden yer vereceğim.
8 Eylül 2024 Pazar
Cevapsız
"Pek gülecek bir şey yok. Hatta gülmek için çabalamam gerekiyor artık. Sana sorabilseydim bir cevabını verebilirdin, bu yüzden hep sana danışırdım böyle durumlarda. Yanına gelir gelmez keyfim yerine gelirdi zaten. Şu yağmurda dışarıda olduğum için ne çok kızardın burada olsan, söylenir söylenir dururdun. Ben öyle zamanlar hiç öpmedim seni, hiç sarılmadım. Hiçbir şeyi eksik etmedim zannederdim senden, meğer... Bana kızgın gitmediğini biliyorum elbette ama ben hayattayım hala ve konum sadece sensin. Her sabah uyandığımda seni yanımda görmeyi özledim. Benden önce uyandığın günler vardı, biliyorum. Sen hala yanımda yatıp, uyanmamı bekliyordun. Her sabah uyanır uyanmaz ilk işim öpücüklerle seni uyandırmak olurdu, bundan mahrum kalmamak için kalmazdın yanımdan, ne kadar erken uyansan da. Seni sevmemek, seni özlememek elde değil, gel artık. Topraktan elbise olmaz, bırak ben sarayım seni. Hangi tehlikeden saklanıyorsun orada, ben korurum seni her şeyden. Ne var orada söyle bileyim, seni sevebilme yetim gelecek mi benimle?"
2 Eylül 2024 Pazartesi
Umut
Bir yalan biliyorum, her şeyi elde ettirebilir bana. Seni bile bir yalanla kazanabilmek kabul edilebilir gibi değil. Bazen konu ben olunca anlıyorum... Fakat sen... Nasıl oldu da kötü davranabildiler sana? Eminim, yüzünün her şeye rağmen gülüyor olmasına aldanan insanlarla karşılaştın, benim gibi. Sorun etmemiz gereken her şeyi sorun ediyoruz, onlar için, pekala. Peki ya neden yanımızda kimse yok artık?
Biraz babamdan biliyorum biraz annemden, kardeşlerimden, arkadaşlarımdan, tanıştığım insanlardan, belki de herkesten; bahane üretmek, tanrının sessizliğinden yararlanmak kimine göre, bana göre sadece aptal yerine koymaktan ibaret insanları, tanrıyı; dinleyen ve kalp kırmamaya odaklı birinin olduğunu bilmek şımarıklığında. Bir bahane uydururken göremezsin beni. Fakat o açıkları kullanan insanlar yok mu... Keşke bu cümledeki yok kelimesini tam anlamıyla kullanabilseydim. Kaç kere daha kaybedeceğim aptal yerine konularak kim bilir? Yine de bir fırsat bu, sormak istiyorum; Son bakışınla sunduğun gitme isteği, kimlere kal dedi benden sonra?
Bir yalan biliyorum fakat sahip olamadım hiç. Bir şekilde sahip olup sana getirmeye kalksam; Tanrının samimiyetini kazanmak bile kolay fakat sen çok gerinde bıraktın beni istesem de yetişemem. Ne sokaklar öğrendim yolculuğumda ne sokaksız insanlar... Bir mezar taşında yazılı olmak isteyen kimi tanısam yaşamayı en çok isteyenlerdendiler. Onlardan öğrendim bu yalanı, onlardan duydum ilk: Bir umuttur işte, bekliyorum.
30 Ağustos 2024 Cuma
Bitmeyen
Bu şehirde anlatacağım pek bir şey yok sana. Elbet bir gün yolun, en başından kazanmış birine rastlamış, öğrenmişsindir. El ele tutuşarak geçtiğiniz caddeler, deniz kenarları, korular ve tepeler... Ben bu şehirde büyüdüm fakat çok nadirdir bildiğim yerler. Ne yazık ki en kötüsü, sarıldığımız hiçbir yer olmadı seninle. Oysa ki bir tek bunun için var gibiydik. Sana olan sevgim karın doyurmadı biliyorum fakat benim iştahımı çok kaçırdı başka aşklara. Artık seni anlatmak için yazdıklarım, olmayacağını kabullenen birinden ve bu birkaç cümle sonrasında ağlamama neden oluyor. Kim bilir kaçıncı kez oturuyorum sadece bu yazıyı yazmak için? Kim bilir kaçıncı kez ağlatıyor seni anlatıyor olmak? Nasıl kabul ettirebilirim insanlara, kendime kabul ettirdiğim kadar kolay bir şekilde, hayat bitti benim için.
27 Ağustos 2024 Salı
Yaş
Özledim. Söylemek istediğim bir tek bu var sanırım. Geçtiğimiz o yollar da önemini yitiriyor bir türlü kazanamayınca. Bir hikaye sahibi olmak... Anlatacak birileri yokken önemsiz. Büyüyoruz sanırım. Artık ağrılardan, hastalıklardan yaşanacak onca şeyi erteliyoruz ve bunu tahmin etmesi zordu. Neleri tahmin edebilir bir insan, nelerin başına gelmesini ister? Eğer bir insansa bahsettiğimiz, başımıza iş açması sürpriz sayılmayacak insanlar tanır hale geldik. Buradan anlamanızı beklerim; yaşımız deliliği normal kılıyor artık. Fazla acı verici bir soru: Çocuk olmamıza izin verilecek yaş hangisiydi? O yaşı kaçırmamıza neden olan insanlar, bu gibi şeyleri sorun etmemesi gereken ölümlerle nasıl olur da tanışmadılar; ben onların yaşına henüz gelmedim bile.
Zamanın bir önemi olmadığını bağırır dururum, sesim bundan kısılır hep. Neden önemsiyorlar ya da önemsediklerini göstermek zorunda hissederek karışmak istiyorlar hayatıma, anlam veremiyorum insanlara. Bir yatağım hiçbir zaman olmadı benim. Yastık ve yorgan verseler de rahat hissetmiyorum. Keşke bu kadarıyla anlasalardı neye ihtiyacım olduğunu. Bu hayatı kendime ben sunmadım ve yaşamaya çalışmışlığım hiç olmadı. Yine de korkuyorum; ya acılar içinde ölmek yerine, ne olduğunu anlamadan ölürsem yeniden? Canımın yandığını yeniden hatırlamam gerek ve yeniden ağlamak istiyorum öfkemden. Çaresizlik nedir bilirim fakat bunu sebepten saymadım ağlamaya. Her çaresizlik hatırımda aklıma bir tek o kadın gelir; nasıl olur da hak ettiğini sunabilecek bir hayat vermediler bana?
Bisiklet turların sonrasında sohbetimiz... Ben yerimden edilmiş, banyoda açardım telefonlarını. Bir bilseydin hikayemi, o bakışa kurban eder miydin beni?
22 Ağustos 2024 Perşembe
Bizler insan değilmişiz.
Piyonla başlar.
Büyüyünce barıştan söz edemeyecek.
Adım adım şah.
Zihni bulanık; idam, cehennem, yok ediş, ölüm.
Ve mat.
Sessizlik için,
Bir tarafta savaş naraları,
Bir tarafta haykırışlar.
Griliğine laf edilen sokaklar kırmızı,
Gökyüzü rengini gizlemiş insanlara,
Yine, yeniden kapkara bir tarih.
Hiçbir insan ders almayacak.
Ve herkesin arkasında aynı güç: Tanrı.
Unutuldun.
Yaşının önemi yok.
Seni korumaya yemin etmiş annen üzerinde yavaş yavaş ağırlaşıyor.
Herkes kendini kurtarmaya çalışırken boğuluyorsun.
Baban...
Yine göğsünü germek istiyor tüm kötülüklere.
Gökyüzüne uçabilmek, vücudunu siper etmek füzelere, senin için.
Ama onlar...
Küçücük parmaklarını tehdit görüyorlar.
Ve biz,
Bizler insan değilmişiz.
Büyüyünce barıştan söz edemeyecek.
Adım adım şah.
Zihni bulanık; idam, cehennem, yok ediş, ölüm.
Ve mat.
Sessizlik için,
Bir tarafta savaş naraları,
Bir tarafta haykırışlar.
Griliğine laf edilen sokaklar kırmızı,
Gökyüzü rengini gizlemiş insanlara,
Yine, yeniden kapkara bir tarih.
Hiçbir insan ders almayacak.
Ve herkesin arkasında aynı güç: Tanrı.
Unutuldun.
Yaşının önemi yok.
Seni korumaya yemin etmiş annen üzerinde yavaş yavaş ağırlaşıyor.
Herkes kendini kurtarmaya çalışırken boğuluyorsun.
Baban...
Yine göğsünü germek istiyor tüm kötülüklere.
Gökyüzüne uçabilmek, vücudunu siper etmek füzelere, senin için.
Ama onlar...
Küçücük parmaklarını tehdit görüyorlar.
Ve biz,
Bizler insan değilmişiz.
21 Ağustos 2024 Çarşamba
Mum Çiçeği
Sabrımı zorlayan sabırsızlıklar ve öfkemi saklamama engel olacak saygısızlıklar hiç eksilmedi hayatımda. Tahammül etmeye çalıştıkça sıradan bir hal aldı artık insanlarda; salak yerine koyma huyu. Bununla gelişmeye çalıştım ve kabul ediyorum; Hayatına girdiğim herkes için salağa yattığım doğrudur. Ancak her ne yaparlarsa yapsınlar yanlarında olduğunu gösterdiğinde ne tür bir insan olduğunu öğrenebiliyorum. Neden herkes yalan ve kolay bir şekilde yalan olmaya heveslenir gibi? Elbette bir düşünceye sahip olacak ve bunu hükme sokacaksın, biliyorum. Peki ya vicdan? Bahanelerle rahatlatılacak bir şeyse eğer dürüstlük nedir?
Ben insanlara yardım etmek yerine insanları kendilerine anlatma yolunu tercih ediyorum. Çocukluğumdan itibaren insanları severek ve onlara saygı duyarak bu yaşa geldim. Bir zamanlar imkansızdı fakat artık gerçekleşse şaşırmayacağım bir şey haline geldi artık; İnsanlardan nefret edecek birine dönüşecek gibiyim. Herkes kahin olduğunu iddia eder gibi fakat yarını öngörebilen yok. Herkes, bir başkasına karşı düşünceleriyle dürüst olabildiğini zannediyor fakat kendine dürüst olabilen yok. Bir tanrı varsa eğer benim hakkımdaki planı bir peygamber veya Mehdi'yi belirlemem sanırım; Çünkü herkes iyi. Ya belirlenen sen veya bensem... Neler yapardık insanlara? Kim olduğu ve ne zaman geleceği belli değilse, nasıl olurda rastgele kötü olunuyor dindarlar tarafından?
Bugün bir çiçeğe daha yer verdim evimde: Mum çiçeği. Saygıyı, ilgiyi, değeri eksik etmemem gerek, öyle tanıştık kendisiyle. Pencerenin kenarında, büyülü bir manzara tarafından izleniyor, bundan eminim. Terasımda yer vereceğimi düşünürdüm ona hep... Fakat fazla güçsüz çıktı.
20 Ağustos 2024 Salı
Hüsran
Masasından eksilenler birer birer içtiği sigaralar ve alkol; hiç kimse misafiri olmadı henüz. Üç kalbi vardır erkeklerin, öyle bilirdi. Bir dostu olmadığı halde eksilmedi bir kalbi. Bazen duvarlara anlattı bazen boşluğa. Bir gün olacak, dünya öğrenecek başına gelenleri. Yine de diğer kalbi yok mu, ağır bir yük. Onca sırrı saklamak herkesten; basitleştirmesinler diye. Gün gelecek kabul edecek, kimsesi olmadığını. Ama umut ediyor onca şeye rağmen, tanrı insanları tanıyabilmesi için verdiği bilgelik kadar, onlara muhtaç bırakacak aptallığı da vermiş. Bunca sarhoşluğun ardından içilecek o kahve ve her şeye rağmen hatırlanacak o kadın. Bugün hangi kadını hatırlayacak bilinmez. Hepsi kendisi için acıdan ibaret. Bir aile kurmaktı tek isteği, hiç kimsenin ebeveyn olamayacağını öğrendi. Yine de devam ediyor sevmeye; sevmenin büyük bir problem olduğunu bildiğinden beri. Ve bir de beş kadınla büyümesinden dolayı.
Önce çalışacaksın, sonra okutamayız, sonraysa evlendiremeyiz diyen bir ailesi var, dört çocuk sahibi. Soranlara beş kardeş olduklarını söylemek dışında aile içerisinde görmüyor kendini. Hala ne olacağı hakkında pek bir bilgisi yok. Tek istediği ölmek; çekilmeyecek bir acı içinde, yaşamdan soğutacak kadar canının yanmasını, bir an önce ölümle kavuşmak için can atmayı istiyor. Dostoyevski okuyarak kitaplar yazmaya çalıştıkça ahlaksız, Rousseau okuyup konuştukça kendini ahlaklı sanıyor. En büyük problemi bu; kendini bir şey sanıyor. Yarım yamalak Türkçesi var gibi özgüvensiz, her şeyiyle bildiği bir konuda fikirlerini saklamak zorunda hissedecek kadar cesareti yok. Birilerini tanımak istiyor fakat bunun için artık bir şey yapmak istemiyor. Bu zamana kadar tanıştığı insanların karşısına çıktıkları yer gülünç, bu zamana kadar bulunduğu tüm yerler dünyaya ayak uydurmuyor. Kendisiyle savaş veren insanları savaşlarıyla baş başa bırakıp döndü yalnızlığına. Birileri elbet soracaktır; bekliyor dersiniz.
Ben Sorunlarla İlgiliyim
Şiirlerimde beni bulamazsınız üzgünüm, kendinizi de aramayın.
Derdim dörtlüklerde melankoli yaşatmak değil, hayatla yüzleşmektir.
Her şeyin güzel olacağına dair inancıma küfür eder gibi insanlar, terbiyem bu yüzden bozuk.
İçinizdeki nihai güce saygısızlık etmenize dargınım ben, ilahi güç benlik değil.
Ben de sizler gibi sokaklarında kör gibi mi gezeyim bu şehrin, yüreğimi parçalarken asık suratlar?
Hiç mi görmediniz bir zevk yüzünden bir hayatı doğmadan öldüren katilleri, çok mu iyi gizlendi onlar?
Çocuğuyla bir başına bir anneyi bırakan bir varlık gibi olmak demektir bu, kendinize gelin.
Ben sorunlarla ilgiliyim, güzellik sorun değilken güzel şeyler yazmamı benden beklemeyin.
Yarın toprakta olmak bir ihtimalse bugün çamurdan konuşalım ne olur.
Zihnin derinliklerinde barındırılan kavramlara göre değişir çünkü yağmurun anlamı.
Her şeye rağmen özgürlük düşüncesi var edeceğim, merak etmeyim yarına yok olur.
Eğer ağırlığında ezilecekseniz cümlelerin düzelteceğiniz şey hafifliğiniz olmalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Son Sahne
Kendi kendine konuşmayı fazla abarttım ve bu benim için iyi değil. Artık kolay unutuyorum öğrendiğim çoğu şeyi. Eskiden iyi bir ezberci olm...
-
Bana kalbinin derinliklerinden tek bir kelime ver. Ya beni tamamen sana bağlasın, Ya da beni senden tamamen koparsın. En güçlüsünün...
-
Neden yanıyor bu odanın ışığı yine, içinde kimse yokken? Nasıl olur da bu duvarlar kabul ediyor silüetimi? Ben bir hiçmişim. Onca hayatın i...